TÜTÜN NEDİR
11 Şubat 2019, Pazartesi 08:46Sigaranın hammaddesi tütündür. Genelde tütün denince sigara kastedilir. Batı dillerindeki ismi Nicotiana veya Tabaccos’tur. Patlıcangiller familyasından, boyu 1-1,5 metreye kadar yükselebilen, yaprakları koyu yeşil renkte, otsu bir bitkidir. Haziran-Ağustos ayları arasında pembemsi renkli çiçekler açar. Ekim, bakım, toplanma ve mamul hale getirme yönünden zorlukları olan bir bitkidir.
Türkiye'de tütün ekimi yapılan bölgeler şunlardır:
Ege bölgesi (Akhisar, Söke,Manisa, Denizli, Eşme civarı).
Karadeniz bölgesi (Bafra, Samsun, Trabzon civarı).
Trakya bölgesi (Keşan, Kırklareli çevresi).
Marmara Bölgesi (Balıkesir, Bursa, Bolu, İzmit çevresi).
Doğu Anadolu bölgesi (Malatya, Bitlis, Diyarbakır, Muş, Hakkâri).
Tütün yapraklarında nikotin, tanen, zamk, nişasta, katran, karbon monoksit, reçine ve alkaloitler gibi insan vücuduna zararlı 4000 çeşitten fazla madde bulunur. Bu alkaloitler içinde miktarı en fazla olan Nikotin alkaloididir ve kötü kokuludur. Tarımda böcek öldürücü olarak nikotin sülfat tuzları kullanılır. Bir paket sigarada bulunan NİKOTİN bir insana damardan verilse insanı öldürür. Sigara ile alındığında bir miktarı yandığı, bir miktarı duman olarak dışarı gittiği, bir miktarı ağızlık veya filtrede kaldığı ve ağır ağır alındığı için bu ölümcül etkisini zamanla göstermektedir.
Sigara Avrupa medeniyetinin insanlığa kötü hediyelerinden biridir. Gerçi anayurdu Amerika’dır ama 16. Asırdan itibaren Haçlı yayılmacılığı ve sömürgeciliği sayesinde bütün dünyaya yayılmıştır. Kıristof Kolomb ve arkadaşları Amerika kıtasına varıp yerlilerle temasa geçince, onların (Kızılderililerin) bir bitki yaprağını yakıp dumanını, özellikle dini törenlerde içlerine çektiklerini görmüşler ve kendileri de denemişler.
Amerika yerlileri Kızılderililer tütünü dini törenlerde içerler, ona bir kutsiyet izafe ederler, Tanrıların hepsinin tiryaki olduğuna ve gökyüzündeki bulutların, sislerin onların tütünlerinden çıkan dumanların olduğuna inanırlarmış.(1)
Tütün keyif verici, bağımlılık yapıcı bir madde olduğu için, sömürgeci Avrupalılar kısa zamanda tiryaki olmuşlar ve tohumlarını dönüşte İspanya ve Portekiz’e getirip yetiştirmişler. Bağımlılık yaptığı için kısa zamanda bütün Avrupa’da benimsenip yayılmış, ihtiyacı karşılamak için Amerika’da daha fazla yerin işgal edilmesine, sömürgeleştirilmesine sebep olmuş, bu da ihtiyacı karşılamayınca oralardan on binlerce köle (yerli) getirilip onlara Avrupa’da da ekim-dikim ve hasadı yaptırılmıştır.
Böylece tütün; sömürgeciliğin ve köleliğin yayılmasında da etkili bir rol oynamıştır. Tütünün önce bütün Avrupa’ya daha sonra da bütün dünyaya yayılmasına maalesef papazlar öncülük etmişler, o gün için zararları bilinmediğinden dolayı, Hıristiyan din adamları hem kendileri içmişler, hem de insanlara hatta kadınlara bile vaaz ve sohbetlerinde, şifa verici bir bitki diye tavsiye edip kısa zamanda yayılmasına sebep olmuşlardır.(2)
Öyle ki hamile kadınlara bile çocuklarının daha güçlü ve gürbüz doğacaklarını söyleyerek tiryakilerin adedini kısa zamanda çoğaltmışlar, yeni bir sektör oluşmuş ve işin ticaretini yapan kişi ve kuruluşlar sayesinde bütün dünya bu zararlı madde ile tanışmıştır. 15. ve 16. Yüzyıl tabloları incelendiğinde elinde sigara ile birçok Hıristiyan din adamı görmek mümkündür.(3)
1560 yılında da Fransa’nın Portekiz büyükelçisi Jean NİCOT, Fransız saray mensuplarını ve bürokratlarını, şifa verici bir bitki olarak tütünle tanıştırmıştır. Hatta Fransa Kraliçesi Catherine de Medici’nin yarım baş ağrılarına kesin şifa verecek diye lanse ederek gözüne girmeye çalışmıştır. Güya bu bilimsel buluşu gerçekleştirdiği için, bilim dünyasında yeni bir ilmî buluşa, bulanın isminin verilmesi adetten olduğu için, o gün için şifa verici, bugün için en büyük zararlı tütün zehrine bu büyükelçinin soyadı olan NİCOTİN adı verilmiştir.
Tütün Fransa'dan sonra, Almanya'ya oradan da bütün dünyaya yayılmış, patates ve benzeri bazı ürünler tütünle beraber Amerika’dan Avrupa’ya gelmiştir ama tütünün yayılması 20 senede, patatesin Avrupa’ya yayılması 200 senede olmuştur.
Dipnotlar:
1- Ehlikeyfin Kitabı, Hazırlayan: Fatih Tığlı, Kitabevi Yay. İst. 2004, s.349.
2- Ragıp Akyavaş, “Derken Efendim-I”, TDV Yay. Ankara 2007, s. 352.
3- Türk Edebiyatı Dergisi, Mayıs 2004, sayı 367, s. 20.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.