Tütünün Memleketimize Gelişi (2)
13 Şubat 2019, Çarşamba 08:31Halk arasında kısa zamanda yayılan bu kötü alışkanlık, Osmanlı sarayında pek rağbet görmemiş, son dönem padişahlara gelinceye kadar sigara içen sultanlara pek rastlanmamıştır. Bilâkis şer’an yasak olan içki ve uyuşturucular gibi, tütün ve mamullerini hatta kahveyi bile o kategoriye sokup, kanunlar çıkarıp, zecrî tedbirler alan padişahlar bile olmuştur. Bunların başında da Sultan Dördüncü Murat gelmektedir.
Bazıları bu padişahın uygulamalarının da biraz aşırı olduğunu, en azından kahvenin yasak dışı bırakılması gerektiğini sözleriyle ve beyitleriyle dile getirmişlerdir. Bunlardan birisi bir beytinde şöyle demiş:
Kahve siyahtır nef (fayda)’i vardır bedene
Lânet olsun tütünü icat edene
Bu padişahın bu husustaki tavizsiz tutumu birçok fıkraya da konu olmuştur. Bunlardan bazıları “sigarayla ilgili fıkralar” başlığı altında ilerde anlatılacaktır. Bağdat Fatihi bu padişahın bu husustaki aşırı tutumunu tenkit edenler oluyorsa da bunun sebepleri de vardır, şöyle ki;
Naimâ Tarihi tütünün Türkiye’ye gelişini “Zuhur-u Duhan” başlığı ile 1606’lı yıllarda olduğunu duyurur. Tarihçi Peçevî İbrahim Efendi ise 1600 yılını gösterir ve şöyle der:“Tütünü 1600 senesi başlarında İngiliz keferesi getirdiler ve bazı emraz’a (hastalıklara) şifa olmak namına sattılar. Ehl-i keyften bazı yârân keyfe müsaadesi vardır diye mübtelâ oldular. Ehl-i keyf olmayanlar dahi istimal eder oldular. Hatta kibar ulemadan ve ricâl-i devletten niceleri ol ibtilaya uğradılar. Kahvelerde erâzil ve evbâşın tütün kesret-i istimalinden kahveler kör duman olup, içinde olanlar birbirini görmemek mertebelerine vardılar…”(1)
Osmanlı saltanat sarayları, bazılarının zannettiği gibi içki, kumar ve sefahat sarayları hiçbir zaman olmamıştır. Dünyanın diğer krallık ve imparatorluk saraylarında vuku bulan kötülüklerin binde biri olmamıştır ama bize düşman olarak gölgemiz, geçmişimiz ve tarihimiz gösterildiği için, elin oğlu arkasına bakmadan ilerlerken, biz dönüp dönüp tarihimizle, geçmişimizle, dedelerimizle savaşmışız. Sigara hususunda da Osmanlı sarayının sicili çok temizdir. Son zamanlara kadar sarayda sigara içen padişah ve şehzade ender görülür.
Günümüzde; “vurun Osmanlıya” moda olduğu için, birçok kişi, Sultan Murat’ın bu tutumunu çok gaddarca, çok merhametsizce bulur ve aleyhinde söylemedik şey bırakmazlar. Hâlbuki burada verilen ceza sadece tütün ve kahve içmenin cezası değildir.
O dönemde İstanbul evleri ahşaptan ve birbirine muttasıl (bitişik) yapılırdı. İtfaiye teşkilatı hem yetersiz, hem de şimdiki gibi modern değildi. Bir yangın çıktımı İstanbul’un çok büyük kısmı yanar kül olur, evler, saraylar, kütüphaneler, hastaneler, hanümanlar…
Birçok ocak söner, onbinlerce insan aç ve açıkta kalır, maddi manevi büyük bir felaket olurdu. Hatta son zamanlarda bile, “İstanbul’un iki büyük düşmanı var, yangınlar ve belediye başkanları”sözü darb-ı mesel olmuştur. Bu yangınları çıkaranlar da
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.