ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİNİN ÇİLESİ DEĞİŞMEMİŞ

Geçtiğimiz günlerde Selçuk Üniversitesi kampüsünden üniversite gençliğinin yemekhane çilesi, kuyruklar, öğrencilerin birbirinin omuzlarındaki hallerinin fotoğrafları gelince yıllar öncesine gittim.

İsterseniz önce Selçuk Üniversitesi kampüsünden gelen yemekhane kuyrukları ve çilenin fotoğraflarından bazılarını sizlerle paylaşalım

Bizimle bu kareleri paylaşıp daha rahat ve geniş imkanlar isteyen öğrenci kardeşlerimize bu kastettikleri yemekhanelerinin ismini sordum. 

Sosyal Tesisler (SOTE) ya da Merkez Yemekhane deniliyormuş.

Öğrenciler Üniversite yönetiminden alternatif yemekhaneler istiyorlar.

Hatta bunun içinde kampus alanı içerisinde kullanılmadığı söyledikleri yerleri filan alternatif olarak söylüyorlardı.

Üniversite gençliği böyledir işte.

Bu gençlerin isteklerini dinlerken kendilerine yüzde yüz hak veriyordum.

Bizde 80 li yıllarda kantinden aldığımız tosttan tutunda yağmurun karın altında ki yemek kuyruğunu dekana hatta kulakları çınlasın Rektör Prof. Dr. Halil Cin hocaya kadar iletirdik.

Tabii şimdi bir yanda 80 li yıllar.

Diğer yanda 2020 li yıllar.

Bu kareleri görünce o yıllardan bu yıllara pek bir şeyin değişmediğini görüyorduk.

Tekrar söylüyorum gençler haklı.

Ama diğer taraftan da inanıyorum ki üniversite yönetimi bu işi bir çırpıda çözer.

Mesela kampüse giriş rektör hocanın dediği gibi güvenlik gerekçesi ile yeniden bir kez daha dizayn edilmiş.

Eskiden kapıdan girerken güvenlik görevlileri “hastane mi?” yoksa “Üniversite mi?” diye soruyordu.

Şimdi son düzenleme ile hastane girişi güvenlik görevlilerinin sorgulamasına kalmadan çözülmüş.

Haaa bu arada Selçuk Üniversitesinin kampusu deyince aklıma geldi.

Eğer iddia doğru ise kampus bölgesinde ki belli bir çamlık alan yeni bir bina için yok edilecekmiş.

İşte yine öğrencilerden gelen bu bilgi beni üzse de yanlış bir bilgi paylaşımı olduğu için şimdiden dile getirmek istemiyorum.

Ama o kastedilen çamların fotoğraflarını çektik.

Bekleyip göreceğiz.

BU DA BÜYÜKŞEHİRİN GÖRÜLMEYEN GÜZEL ÇALIŞMASI

İşte bu da bizi seven takip eden ve inanan bir güzel insanın bizi bilgilendirmesi.

Genç dostum bazı fotoğraf karelerini gönderiyor

“SA. Uğur abi Hayırlı günler. Allah kolaylık versin.

Bu fotoğrafları Kayalı Park Mevkiinde çektim.

Konya Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığına bağlı ekiplerin park alanında bulunan asırlık ağaçları ıslah çalışmalarında kullanılan “Pomza Taşı” ve uygulama şekli dikkatimi çekti.

Sizinle paylaşmak istedim.

İnternetten araştırma yaptığımda pomza taşının inanılmaz faydaları olduğunu gördüm.

Çok gözenekli yapısıyla toprağı oksijen yönünden zenginleştiren volkanik bir kayaç türü olan pomza taşı toprağın drene olmasını sağlıyor ve gerekli suyu muhafaza ediyor.

Nötr özelliğiyle toprağın PH dengesini düzenleyen pomza taşı, ısı iletkenliğinin düşüklüğü, sıcak ve soğuğa karşı bitkilerin korunmasına yardımcı oluyor.

Gözenekli yapısı sayesinde bitki kök ve çevresini havalandırırken, suyu bünyesinde tutarak bitki kökünün ihtiyacı kadarını serbest bırakıyor ve çok hafif olması sebebiyle bitkinin rahatça hareket edebileceği alan ve gelişimini sağlıyor.

Diğer bir önemi ise mevsim değişiklerinde bitki köklerinin sıcak ve soğuk dengesinin sağlanmasına yardımcı oluyor.”

…………….

Bu dostumuzun sayesinde biz de görüp anlamadığımız, anlamaya çalışsak da bilmediğimiz pek çok şeyi öğrenmiş olduk.

Bu vesile ile Uğur İbrahim Altay ve ekibini tebrik ediyoruz.

KANDIRMANIN VE KANDIRILMANIN SONU YOK

Biz millet olarak karşımızdaki insanı kandırmakta ve bizlerde çoğu zaman bunu bile bile kandırılmaktan öyle zevk alıyoruz ki.

İşte bizi bizden iyi çözen akıllılar bizleri kandırmak için ne yoruluyorlar ne de bizi yolmak için yeni yeni uygulamalarından vazgeçiyorlar.

Polis o kadar uyarsın.

Hiç kimse bildiğini okumaktan vazgeçmiyor.

Yani huylu huyundan vazgeçmiyor.

İşte bunun son örneği

Ne dersin küpe ortak olmak için sizde de birazcık akıl var mı?(!)

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Herkesin bildiğini bilme, herkesin gördüğünü görme

NE ZAMAN ADAM OLURUZ? 

Yağışlı ve soğuk havalarda sokakta ağızları olup konuşamayan canlılara karşı biraz daha merhametli davranabildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.