ÜNLÜ İNSAN VE CHP’DE İNCE VAKA
17 Ağustos 2020, Pazartesi 08:54Siyaset bir insanın adını duyurması ve ünlü olması için önemli bir araç.
Siyasete gir, ünlü ol.
Siyasete gir, sağa, sola vur. Arada bir kendi partinin yöneticilerine vur, ünün artsın.
Siyasete gir, arkandan iyi bir iteleyen, kakalayan güç varsa parti genel başkanı olursun. Hatta lider de olabilrsin. Bakan olabilirsin. Cumhurbaşkanı bile seçilebilirsin.
Çok ünlü insan olmak için siyasetin dışında başka mesleklerde var.
Bir de önemli insan olmak var.Uluslararası değere sahip ve farklı alanlarda çalışan bilim insanları, fikir insanları, yazarlar, düşünürler ve sıradışı devlet adamları gibi. Ortalıkta fazla görünmeyen ve bilinmeyen bu insanlar, yaşadıkları dönemle birlikte gelecek yüz yıllara da hizmet eder.Olağanüstü yeteneklere sahip insanlardır bunlar.
Ünlü insan olmak siyaset yapanlar dahil geçici, önemli insan olmak ise kalıcıdır.Bu genel değerlendirmenin dışında kalan ünlü ve önemli olmayı aynı anda beceren siyasetçilerde var ülkemizde.
Bizim ülkemizde ünlü insan olmak daha çok dikkat çekiyor ve ilgi görüyor. Üstelik toplum o insanları rol model olarak görüyor. Çok önemli olmak değil, çok ünlü insan olmak tercih ediliyor. Yalnız siyaset alanında değil, farklı alanlarda da durum böyle. Magazin ve spor dünyasındaki insanlar neden daha çok ilgi görüyor ve taklit ediliyor, dersiniz? Sakın “Onları her gün ekranlarda görüyoruz” falan demeyin. İnsanların TV ekranlarında ve sosyal medyada gördüğü başka işler yapan insanlarda var. Lakin eğilim ve tercih her zaman çok ünlü insandan yana oluyor.Çünkü bu daha kolay. Fazla düşünme, okuma, yazma,araştırma, çalışma ve bir yerlerini yırtmayı gerektirmiyor.
Vehasıl ünlü olmanın yolu daha basit ve kolay.
Siyaset yapabiliyorsan daha çok ünlü oluyorsun. Dün bilinmeyenler, adı sanı duyulmayanlar bugün nasıl bilinen insanlar oldu? Cevap: Siyasetin rüzgarı ile bir çok insan ünlü oldu.Kimsede karşısındaki siyasetçinin kapasisitesini, bilgi, beceri, donanım ve değerini sorgulamada. Ne yapacağına, ne yapabileceğine bakmadı.
GELELİM CHP’DEKİ İNCE VAKAYA
CHP, Türkiye Cumhuriyetinin kurucu partisi olduğu halde kendisinden beklenen performansı çok partili dönemde bir kaç küçük istisna dışında gösterebilmiş değil.
1950 yılından sonra yapılan genel seçimlerde Bülent Ecevit 1974, 1977 ve 1999 genel seçimlerinde partisi adına başarılı oldu. Ecevit, belli dönemlerde ülkeyi kısa süreli de olsa yönetti. 1980 darbesi sonrası CHP’ye bakmakta fayda var. 1983’de Necdet Calp sonraki dönemde Aydın Güven Gürkan,Altan Öymen,Erdal İnönü, Hikmet Çetin, Deniz Baykal gibi isimler CHP ve bu partinin türevi olan partilerin başına geçti. Fakat herhangi bir seçim kazanamadılar. (Not: SHP, SODEP, DSP gibi partiler, CHP fikri temeli üzerine bina edilen partilerdi)
Peki neden başarılı olamadılar?
Çok sayıda sebepten söz etmek mümkün.
Bize göre en büyük sebeplerden birisi CHP’deki ideolojjik anlayış farklılığından doğan ayrışmadır. CHP, bir bütün halinde ne olduğuna karar veremiyor. Siyaseten kendini konumlandıramıyor. Yıllardır süregelen ideolojik bir dalgalanma sözkonusu partide. İsmet İnönü’den günümüze kadar “Ortanın solu” fikri başta olmak üzere sayısız açılım denediler. Bugün de deniyorlar. Bu denemeleri yaparken milletin değerleri ile ters düşüyorlar. Dolayısıyla millet CHP’nin ortaya koyduğu ve parti yönetimlerine göre değişen tezleri inandırıcı bulmuyor. Bulmadığı için de partiye iktidar olacak kadar oy vermiyor.
CHP’de ulusalcı kanadın lideri Deniz Baykal’ın ayağı bir kasetle kaydırıldıktan sonra, partinin başına katakülle ile getirilen Kemal Kılıçdaroğlu’da partiyi ileriye götüremedi. Çünkü, millete güven veremedi. Yaptığı ideolojik açılımlar en başta partisi tarafından tasvip görmedi. Neredeyse hiç bir öneri ve politikası ilgi görmeyen ve toplumda karşılığı olmayan Kılıçdaroğlu seçim kaybettikçe partideki yerini sağlamlaştırdı. Kılıçdaroğlu, büyük kurultay delegelerini konsolide ederek her genel başkanlık seçimlerinde kendisine oy vermelerini sağladı. Oysa CHP gibi derin siyasi tarihe sahip olan bir partiden seçim kazanması ve iktidar olması beklenir.
Seçim ve iktidar olma konusunda Kemal Kılıçdaroğlu’da “tık”yok. Işık yok.Gelecekle seçimlerle ilgili umut da yok.
Yeni sisteme göre bir partinin iktidar olabilmesi için Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması gerekiyor. CHP, yapılacak ilk seçimlerde koalisyon şemsiyesini İyi Parti ile birlikte Gelecek Partisi ve Deva Partisi ile sonuna kadar açmış olsa dahi iktidar olma ihtimali çok zayıf görünüyor.
Bu iş Kemal Kılıçdaroğlu ile olacak gibi değil. CHP’nin ağır abilerinin bugüne kadar bunu çoktan anlamış olmaları ve ona göre partiyi dizayn etmek için harekete geçmeleri gerekirdi.
Yüzde 25’e demir atan CHP’de tuhaf vakalar yaşanıyor. Yeni bir katakülle daha sahneleniyor. CHP rozeti sayesinde ünlü olan bir siyasetçi üzerinden parti ele geçirilmeye çalışılıyor. Vaka, Muharrem İnce vakası.
Peki olur mu?
Hadi canım sende.
Muharrem İnce’nin, CHP’yi iktidara taşıma ihtimali bile insanı güldürebilir.
Bu iş o kadar kolay değil. CHP’yi iktidar yapabilmek için, ünlü bir siyaseti olmak yetmez.
Muharrem İnce vakası geçmişte CHP’de yaşanan, Mustafa Sarıgül vakasının tipik bir örneği hatta fotokopisi. Sarıgül’de, Deniz Baykal’a başkıldırarak CHP’nin başına oynamıştı. Genel Başkan adayı oldu kaybetti. Şişli Belediye Başkanı’ydı onu da kaybetti. Kılıçdaroğlu, partinin başına geçince Sarıgül’e şans tanıdı ama olmadı. CHP rozetini çıkartınca Sarıgül buharlışta ve kayboldu.
Muharrem İnce’ninde yakasından CHP rozetini aldığınızda elinde avucunda bir şey kalmaz. CHP’deki vaka, 2. Sarıgül vakasından hiç de farklı değil.
CHP’liler daha başka arayışlar içinde olmalı. Bir partiyi iktidar yapabilmek için ünlü bir siyasetçi olmak yetmiyor. Başka özellikler de gerekiyor. Ha Mustafa Sarıgül, ha Kemal Kılıçdaroğlu, ha Muharrem İnce siyasi liderlik ve yeterlilik bakımından ne farkları var?
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.