Varlıkların En Şereflisi Olan İnsan, Daima Çalışmak Zorundadır
16 Temmuz 2018, Pazartesi 07:27Bir baksana, gökler uyanık yer uyanıktır, Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır.
Mehmet Akif ERSOY
Kâinatı yaratan ve idare eden Cenâbı Allah(c.c.)’tır. O’ insanoğlunu, yaratılmışların en şereflisi olarak var etmiş ve ona, bu dünyada sınırlı bir ömür lutfetmiştir. Ancak, İnsanoğlu bu sınırlı ömrün her anından, hesaba çekileceği için insanın, ömrünü ve zamanını çok iyi değerlendirmesi gerekmektedir.
Varlıkların en şereflisi insan, daima çalışmak zorundadır. Yüce Rabbimiz Kur’an’da, bizim; hem dünya hem de ahiret için çalışmamızı emretmektedir. Bir Müslüman her konuda olduğu gibi, çalışma konusunda da dünyasını ve ahiretini birlikte düşünmelidir. Yüce Dinimiz tembelliği yasaklayıp, çalışmayı teşvik ederken, dünya ve ahiret hayatı için dengeli hareket etmemizi istemektedir. Çünkü dünya ve ahiret saadeti, ancak ihlâslı ve samimi ameller işlemekle hayırlı ve verimli bir çalışma ile elde edilir.
Yüce Dinimiz İslâm; madde ile mânâ, ruh ile beden, dünya ile ahiret arasında hassas dengeler koymuştur. Bu ölçülere uyarak çalışmaya gayret edenler, dünya ve ahiret saadetine ererler. Çünkü Dinimiz, dünya ve ahiret mutluluğu için çalışmayı farz kılmıştır. Gökyüzündeki Ay, Güneş ve yıldızlar; yeryüzündeki canlı cansız bütün varlıklar çalışıp bir görev ifa ederken; insanın çalışmaması, tembellikle ömrünü geçirmesi elbette doğru bir şey olamaz. Şeyh Sâdî’nin buyurduğu gibi:
“Bulut, rüzgâr, Güneş ve felek senin eline ekmek vermek için çalışıp, hizmet görüyorlar. O ekmeği gaflet etmeden yiyesin diye… Allâh’ın emriyle onlar senin için böyle çalışırlarken, senin vazifeni yapmaman, boş oturman hiç yakışık alır mı?”
İnsan, dünyasını ve ahiretini, buradaki maddi ve manevi çabasıyla kazanabilir. Çünkü dünya, hepimiz için çalışıp kazanma yeri ve âhiretin tarlasıdır. Şu halde, Allah Tealâ’nın hoşnutluğunu kazanmak için çalışmalıyız. Çünkü insan, dünya ve ahirette kendi amelinin karşılığını görecektir. Nitekim Cenâb-ı Hâk, bir ayetinde, "İnsan, yalnız çalıştığının karşılığını alır"(Necm Sûresi, 53/39) buyurmuştur.
Sevgili Peygamberimiz(s.a.v.)’in şu hadisi şerifleri, bu konuyu çok güzel açıklamaktadır:
“Sizin hayırlınız; ne dünyasını ahireti için, ne de ahiretini dünyası için terk edendir. Her ikisi için de çalışandır.”(Cami’üs-Sağir, c.2, S.116.)
“Helalinden çalışarak, yorgun bir vaziyette yatağa giren insanın günahları affedilecektir.”(Cami’üs-Sağir, c.2., s.287.)
Hiçbir mazereti yok iken çalışmayı bırakan insan, ihtiyaçlarını temin edebilmek için başkalarına el açıp dilenecektir. Dilenmek ise, İslam Dininin hoş görmediği ve yasakladığı davranışlardandır. Âhiret hayatında amelsiz ve sevapsız kalmak hiç hoş olmayacağı gibi, bu dünyada ise başkalarına muhtaç bir duruma düşüp perişan olmak da akıl işi değildir. Nitekim Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur."Allahu Teâlâ'ya yemin ederim ki, sizden birinizin ipini alıp, dağdan odun taşıması ve onu satıp geçinmesi, dilenmesinden daha hayırlıdır.”(Tecrîd Terc. VI, 95.)
Milli şairimiz Mehmet Akif’in şu sözleri, adeta konumuzu özetlemektedir:
"Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası, Dostunun yüz karası; düşmanın maskarası!”(Ersoy, M. Âkif, Safahât, S. 71.)
İnsanoğlunun yaşamını idame ettirebilmesi için beslenme, barınma ve giyinme gibi önemli ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçlarını karşılamak için zamanı en iyi şekilde değerlendirmek, ancak çok iyi çalışmakla olur. Çünkü, insanın onurunu koruması, hayatını devam ettirmesi ve ihtiyaçlarını temin etmesi için çalışması vaciptir.
Her konuda olduğu gibi, çalışma hususunda da bizler için en güzel örnek olan Sevgili Peygamberimiz, bizzat çalışmış ve bunu herkese tavsiye etmiştir. Hz. Peygamber, gerek cemiyet hayatında ve gerek şahsî ve ailevi hayatında örnekleriyle ortaya koymuştur. Mescid-i Nebevi’nin inşaatında taş taşıdığı gibi, kendi evinde de hiçbir hizmetten kaçınmamıştır.
Yazımı, bir ayet-i kerime meali ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in duasıyla bitirmek istiyorum:
“De ki, çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, Müminler de göreceklerdir. Sonra gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size yapmakta olduğunuz bütün işleri haber verecektir”(Tevbe, 9/105.)
“Allahım! Sıkıntı ve hüzünden, acizlik ve tembellikten, korkaklık ve pintilikten, insanların kahrından sana sığınırım.”(Tac, c.5, s.113.)
Gönülden Muhabbetlerimle…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.