VEKİL SELMAN BEY İÇİN AKSAKALIMDAN NE İSTERSİNİZ?
18 Eylül 2021, Cumartesi 08:02Bugün güzel bir hafta sonu yazısı yazacaktım. Şehirden bir iki yerel sorunu dile getirecektim. Ama.. Ama… Aman Allah’ım başta bizim okurlarımız olmak üzere Konya iki gündür bize yaylım ateşi etmeye başladı. Hiç kızgın değilim. Kırgın… Hiç değilim. Ama bu saatten sonra pilavdan dönenin kaşığı kırılsın.
Bugün böyle başlayıp nereye gideceğimizin gerekçelerinden birisi mesela TUNCER rumuzlu okurumuzun yazdıkları “Abi Selçuklu Belediyesi sattığı arsanın imarını 22 kata çıkarmış doğru mu? Alanda bir vekilimizin akrabası imiş. Bunu yazabilirsen helal olsun sana yoksa yazık aksakalına …..”
………………..
Bu ve bunun gibi yorumlara olan düşüncemi en sonunda yazacağım. Ama madem okurlarımızdan başladık. Birkaç okurumuzun görüşünü sizlere aktaralım.
İSMAİL HAKKI YAMAN BEYE TEŞEKKÜRE DERİM
İsmail Hakkı Yaman isimli okurumuz bakın eğitim olayına müthiş bir pencere açmış.
1-Dediklerinizde haklısınız, ancak olayı bir de şu yönden düşünmek gerekiyor. Şimdi bir ailenin elbette en büyük isteği evlatlarının en iyi şekilde eğitim alması ve evlatlarının ileride hayatlarında rahat ve huzurlu olarak yaşamlarını devam etmesidir.
Her bir öğrenci velisi çocuğunu zeki zannediyor. Tabiri caizse kendi evladını hep ”altın” olarak görüyor. Hiçbir ebeveyn benim çocuğum gümüş, bronz, hatta teneke olabilir demiyor…
Her insan farklı, farklı yaratılmıştır.
Elbette çocuklarımız içinde çok zekiler çıkabileceği gibi, vasat olan veya ne kadar eğitilirse eğitilsin boşa çabalanan çocuklar olabileceğini artık anlamamız gerekir. Burada sınır orta okuldur. Orta okul sonuna kadar, yani 8.sınıf sonuna kadar bir çocuğun ne olduğu, eğitime yatkın mı, yoksa meslekte yetişmesi daha uygun mu belli olur.
Ve şunu da belirtmek lazım,
O çocuğun eğitime yatkın olup/olamadığını aile bilemez, eğitimciler bilir, rehber öğretmenler bilir ve bu karnedeki notla falan ölçülemez...
2-Bu aşamadan sonra öğrenciyi eğitimcilerin fikirleri doğrultusunda ya lise eğitimine veya mesleğe yönlendirmek gerekiyor. Bu mesleğe yönlendirme ise ya sanayide işe verme veya meslek lisesine verme şeklinde olmalıdır. Ancak meslek lisesinde kültür dersleri mümkün olanın en azına indirilmeli, daha çok mesleki dersler çoğunlukta olmalı. Meslek lisesinde eğitim gören çocukların ise yaz tatili ve ara sömestre de lise 1.sınıftan itibaren sanayide staj görmesi mecburi tutulmalı. Bu meslek lisesini seçenlerin de üniversite sevdasına kapılmaması için kesinlikle üniversite sınavlarına girmemesi gerekir. Baştan gideceği, varabileceği en son noktayı öğrenci veya velisi bilirse, boş boş hayallere kapılıp enerjisini boşuna harcamaz. Olmayacak duaya amin demez.
3-Lise sona kadar öyle ya da böyle okula giden çocuklar ister istemez üniversite hayaline kapılıyor. Normalde o yaştaki yani lise son sınıftaki bir öğrenci kendi kapasitesini bilir, aile de çocuğunun kapasitesini bilir. Ancak çocuk diğer başarılı arkadaşları ile yarış yapmak ve başta ailesine kendini kanıtlamak istiyor. Ailede bu isteğe kayıtsız kalamıyor, evladının ne olduğunu bildiği halde. Bu sefer bitmek bilmez harcamalar, masraflar ve yıllar, yıllar…
Sonuç hüsran…
………….
Tekrar tekrar teşekkürler İsmail Bey.
……………..
KONYALI rumuzlu okurumuz ise şöyle diyordu “Hayat böyle işte, işi olup stok yapacak yer bulamayan da mutsuz, işi olmayan da. Hayat böyle işte.”
KIZGIN EMMİ
Kızgın Emmi rumuzlu okurumuz ise gençlere yükleniyor ve;
“Bu mu gençlerin hak ettikleri?” diyorsunuz ya, evet budur o işsin üniversite mezunu gençlerin hak ettikleri. Bu beylik sözle hikâye okuyorsunuz. Eğitim sistemi, temelden tavana kadar yanlış, bunda herkes hemfikir. Gereğinden fazla üniversite açıp bununla övünmek ve diplomalı cahil (!) yetiştirmedeki gaye de anlaşılır gibi değil. Ama birazda gençlere dokunsanız. Kimse öğrenmek için okumuyor, “hani kıl beşi kurtar başı” misali “al beşi geç sınıfı” hesabı, öğrenmeden mezun oluyorlar. Çıkın kafelere bakın, %50 den fazlası ders çalışmak, araştırma yapmak yerine baba parasıyla gurbetten gelmiş veya yerli halkın öğrenci çocukları. Bırakın bu üniversiteli işsizler lafını. Gerçek anlamda okuyup başarılı olanların hepsi daha üniversiteyi bitirmeden iş garantisi alıyorlar. Sorgulanması gereken, ne okuduğun değil, nasıl okuduğundur, özveridir, azimle öğrenme gayretidir. Bunlar yoksa sonuçta iş bulamaman da gayet normaldir. “Üniversite diplomam var, iş bulamıyorum” diyen, önce kendine bir baksın.”
……………….
MECZUBUN BİRİ’NE TEŞEKKÜR EDERİZ
İşte
Sıkı okurumuz ise olaya yine kendi açısından farklı bir pencereden bakıyordu. Haksız mı?
Yorum da sizin.
“İyi olur inşallah. Mutluluk içinde başlar bir tebessüm yeter. Şükredip razı olan neden mutsuz olsun ki? Evet gelecek adına evlatlar adına kaygılıyız endişeliyiz bizi 20 senedir yönetenlere kırgınız küskünüz lakin Allah var mutlaka bir hesap günü var ve mutlaka herkes heybesindeki ile tartıya çıkacak. Ne mutlu o günde alnı açık heybesi iyilikle dolu olanlara. Rabbim kuluna eziyet etmeyeceği gibi çekemeyeceği dertle de imtihan etmez. Başımıza gelen bilin ki kendi tercihlerimizin sonucudur.
…………….
OĞUZ OĞUZ’DAN MUHTEŞEM DOKUNUŞ
Sıkı ve çok değerli okurlarımızdan OĞUZ OĞUZ Beyin yorumuna ise şapka çıkartıyorum ve sizlerle paylaşıyorum.
“Üniversitelerin acilen kapanarak sayının 25'e indirilmesi lâzım. Bugün ekonomiyi ve sanayiyi ayakta tutan, 30 yıl öncesinin makinelerini, fabrikalarını tasarlayıp kuran teknik üniversite mezunlarıdır. Kolay kazanç elde eden 30% luk kesimin geliri kayıt altına alınarak, işçinin emekçinin geliri 9500 TL fakirlik sınırının üzerine çıkartılmalıdır.
Kapitalizmin olumsuz etkilerini yıkmaya çalışan Çin'de bile firmalar hisselerinin 3,5 % oranını çalışanlarına dağıtmaya, bazıları tüm kârlarını köylü için harcamaya, bir firmada 15,5 milyar dolar gelirini toplumsal menfaat için harcama sözü verdi. İş yerlerindeki beyaz yaka, mavi yaka gelir paylaşım farkının da ortadan kalkması daha adaletli bir yapı kurulması şarttır. Paylaşmadan, belli bir kesimin sırtından refah sağlanmaz, toplumsal güvenlik ve gelecek tehlikeye girer.
Muasır medeniyetlerde '' Common prosperity'' diye bir şey vardır. Çin devlet başkanı Xi nin bile henüz 9.ayında olduğumuz 2021 yılı konuşmalarında 65 kez "müşterek refah" kelimesini kullandığını, Komünist Çin Partisinin "Müşterek Refah Kampanyası " başlattığını ve Çin'de Ağustos sonu itibari ile kurulan 73 şirketinde bir nevi eller cebe ilânında bulunduğunu görüyoruz. Verdiği maaş bir aylık kira bedelini bile karşılayamayacak olan, deposuna işçi arayan patrona duyurulur.”
……………..
GELELİM SAYIN ÖZBOYACIYA
İki gündür beni ve gazetemiz KONYA POSTASI’ nı iki tutup bir yırtan kesim var.
Hayırdır Allah aşkına derdiniz ne?
Evet Gelecek Partisi’nin bu konuda ki iddiasını ve Vekil Seyman Özboyacı Bey’in bu konuda ki cevabını tam olarak kesmeden, yontmadan, kıvırmadan olduğu gibi yayınladık.
Hani sürekli objektif basın, tarafsız basın diye lafa geldi mi bizi yerden yere vuruyorsunuz yaaa.
Eeee ne oldu iki tarafın dediğini verdik.
Bizden başka bunu yapan var mı?
YOK.
Şimdi iki tarafı da verdik kamuoyunu bilgilendirdik diye hata mı yaptık?
TUNCER rumuzlu okurumuz sakın alınmasın. Kendisine ne kızgınım ne de kırgın.
Ama bu işte Allah aşkına ak sakalımın kel kafamın ne alakası var.
Biz üzerimize düşeni yaptık yazacağımızı yazdık.
Ortada hukuksuz yasa dışı bir durum varsa aha orada hakimler savcılar.
Davacı olun.
Allah aşkına bir yerel gazeteci olarak biz neyiz ki?
Haaaa bu durumda yazacaksanız AK Parti camiasına yazın.
Yüklenin o cenaha.
Gelecek partisinin iddiası ve Sayın vekiline iki Ak Partili sahip çıktı. Birisi Cumhurbaşkanımızın Başdanışmanlarından Sayın Mustafa Akış. Diğeri de Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Uğur İbrahim Altay.
Bence esas konuşulması gereken konu bu.
Eğer seçim geliyor diye böyle iddialar ortaya atılacak olursa yandı gülüm keten helva.
O sesleri çıkmayanlar var ya vallahi yandılar.
AK Partili idareciler unutmasın ki bugün Selman Beye yarın size.
Bir de tabi meselenin aile boyutu var.
Özboyacı ailesini 40 yıldır tanırım bilirim.
Siyasette de sosyal çevrede de saygınlıklarını hep korumuşlardır. Bu zamana kadar da kendileri ile alakalı iddialar ortaya atılmıştır ama gerçek olduğuna şahit olduk ya da gördük dersek yalan olur. Aile her şeyden herkesten önemlidir. Siyaseten farklı düşünülebilir, eleştiriler hatta hakaretlerde olabilir. Ancak aile kurumuna dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Birde ne yani Sayın Selman Özboyacı Milletvekili diye Özboyacı ailesi hiçbir iş yapmasın mı?
Siyasetin içerisinde olup ticaretine devam eden milyonlarca isim var.
Benim dünyamda yapılan bir iş hem legal hem de helal ise sorun yok. Şehrimiz adına da bakış açımızın bu olması gerektiği kanaatindeyim.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Hoş görü ya hepimiz için iyidir ya da hiçbirimiz için iyi değildir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bebek arabalı anneler yolun ortasından araç trafiğini hiçe sayarak yürümekten vazgeçtikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Adalet
20-09-2021 10:32Selçuklu/Dikilitaş Mh. 20212 Ada - 10 parseli de bir araştırmanızı öneririm. Ne zaman, hangi kurum tarafından ne kadara satılmış, satıldığı zaman kaç kata imarlıymış, şimdi kaç kata imarlı? (Yükseklik= Serbest, Emsal=1 olmuş) Sağındaki ve solundaki arsalar kaç kata imarlı vb? İmar değişikliği neden ve ne zaman hangi gerekçe ile yapılmış? Bu arsanın sahibi kim? Sayın Cumhurbaşkanımız yatay mimari derken yükseklik serbest nasıl bir imar şeklidir? Konya ovasında arazi sıkıntısı olduğunu sanmıyorum.
Bir bilen
18-09-2021 15:18Mesele isimler değil o arsanın asıl sahibi yıllarca uğraştı didindi ne il yönetimini ne belediyeyi ikna edemedi sonra ne olduysa oldu lakin asıl mühim nokta Konya’da dikey mimariye karşıyım diye her hafta bağıran bir lidere rağmen şu ovada 16 kat izni nasıl neden hangi meşru amaçla verildi?
Tuncer
18-09-2021 12:09Abi arsabın imarı belediye satmadan artsa idi on katına satışırdı diyorlar. Kanu malı yiyenin vebali boynuna haaa bu parayı fakire fukaraya suriyeliye harcıyacağız diye kendilerini teselli ediyorlarsa onu bilmem. Sonucunu mahşerde görürler. Aksakalına her zaman hürmetimiz var abi.....