Yalan
21 Şubat 2016, Pazar 11:58Gerek uysun, gerekse uymasın kizbi yaman söyler.
Budur dünyada Doktor Ethem’in hâli, kıyamette
Resûlallahı görse Müslüman’ım der yalan söyler.
Şair Eşref
Eşref rind meşrep biridir ama yalan söylemez ve söyleyenlere tahammül edemezmiş. Bu hasletini şu beyitleri ile dile getirmiştir:
Eylemem ölsem de kizbi ihtiyar
Doğruyu söyler gezer bir şairim
Bir güzel mazmun bulunca Eşrefa
Kendimi hicveylemezsem kâfirim
Yalancıların piri, lideri, önderi, rehberi… Şeytandır. Çünkü Âdem Peygamberi kandırabilmek için cennette ilk yalanı o söylemiştir.([1]) Yalıncıların akıbeti de onunki gibi olur. Müslümanların yalancı olmamaları için Allah ve Resülünün birçok emirleri tavsiyeleri vardır. Peygamberimiz; “aleyhinize bile olsa doğruyu söyleyin” ([2]) buyurur.
“Doğru sözlü düşman yalan söyleyen dosttan daha hayırlıdır.” Hz.Ali
“Yemine gerek görmeyecek kadar sözlerine sadık ol.” İmam Şafi
"Hiçbir şey gerçeğin kendisinden daha şaşırtıcı değildir.” Alman gazeteci Ervin Kisch
Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek
Sözüm odun gibi olsun doğru olsun tek
M. Akif
Bir cinayet olayında üst düzey birinin şahadetini İmam Ebu Yusuf kabul etmez. O da halifeye şikâyet eder, Halife sorar. Ebu Yusuf; “bir gün bu adamın size sadık kölenizim dediğini duymuştum. Köleniz ise bu davada şahadeti kabul olmaz, yok riyakârlık için söylemiş ise, yine yalancı ve riyakârın şahadeti de kabul olmaz.” der.
Zamanın padişahı: “Her kim yalanına bana ‘Yalan’ dedirtirse ona bir altıntop vereceğim” der. Birçok kişi gelir çeşitli yalanlar söylerler ama padişaha bir türlü “yalan” dedirtemezler. İncili Çavuş elinde boş bir küple gelmiş ve “rahmetli babanızın bana bir küp altın borcu vardı, onu siz ödeyin sultanım” deyince, padişah heyecanla “yalan” demiş, İncili Çavuşta “ver altıntopu” demiş.
Koca Ragıp Paşa saray kahvecisiyle sıkı fıkı konuşan Şair Haşmete; “Haşmet yine ne yalanlar savuruyorsun?” deyince o “Efendimizin faziletlerinden bahsediyordum” der!..
Avukatın biri çantasını düşürüp içindeki evraklar dağılınca, köylünün biri acele acele toplamaya yardım etmiş. Avukat; “teşekkür ederim, zahmet oldu” falan deyince köylü şöyle cevap vermiş; “estağfurullah, zahmet olmadı, rahmet oldu, iyilik oldu. Kısa zamanda toplamasak da bu çantanın içindeki yalanlar etrafa bir yayılsaydı şehrin her tarafını ifsad ederdi.” demiş.
Şimdi hayl-sühanverân içre
Nef’î mânendi var mı bir şâir?
Sözleri “Seb’a-i Muallâka”dır
İmrü’l Kays,([3]) kendidir kâfir
Şeyhülislam Yahya çok sevdiği şair ve gelmiş-geçmiş en büyük heccavlardan Nef’i için; “Şair ve söz sahipleri içinde Nef’î’nin eşi ve benzeri yoktur. Sözleri Kâbe duvarına asılan sözler gibi güzel ve manalı, kendi de İmrül Kays gibidir kâfirin” demiş. Nef’î, bu tatlı takılmaya şöyle cevap vermiş:
Bize kâfir demiş Müfti Efendi
Tutalım ben diyem ana müselman
Varıldıkta yarın Rûz-ı cezâya
İkimiz de çıkarız onda yalan ([4])
“Müftü Efendi (Şeyhülislam) bize kâfir demiş ama ben ona Müslüman diyorum. Fakat huzuru mahşere vardığımızda ikimiz de yalancı çıkarız. Yani ben Müslüman, o kafir çıkar!..”
Ne kadar latif latifeler, tatlı şakalar, sanat değeri ve kıymeti olan sözler, sevgi ve muhabbet tezahür ettiren atışmalar.
Dipnotlar:
1- İmam Kastalânî, “Mevâhib-i Ledüniyye” Tercü. Osmanlıcaya Çeviren Şâir Bâkî,
Sadeleştiren, H.Rahmi Yananlı, Divan Yayınları İst.1983, c.1, s.31.
2- İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi, c.16, s. 252.
3- Muallakatü’s-Seb’a: 7 asılmış şiir manasına gelir. Cahiliye döneminde sözlü edebiyat
mahsulü olan şiir yarışlarında 7 şiir seçilir, bunlar bir sene boyu Kâbe’nin duvarında asılı
kalırdı. Kâbe duvarlarına asılan bu şiirleri yazan ve sık sık ödül kazanan şairlerin Başında
da İmrü’l-Kays gelir.
4- Ahmet Kabaklı, “Türk Edebiyatı”, T.E.V. Yay. İst. 1997, c. 2, s. 672.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.