YAZARAK KONUŞALIM (1)
18 Kasım 2020, Çarşamba 09:12Yaşadığımız âlemde varlığımızı ya kendi iç dünyamızda suskun kalarak ya da iç âlemimizi dünya dediğimiz çetrefilli atmosferde yansıtarak oluşturacağımız bir yol haritası ile sürdürebiliriz diyorum. Hemen ilk paragrafta atıfta bulunduğum kendi iç dünyamızda suskun kalarak derken, sanki elimizi eteğimizi her şeyden çekip tamamıyla dünya da uzaklaşmak manasında söylemek istemedim elbette. Suskun kalmak demek öz diyarında kurduğun sofrayı itina ile resim, yazı, şiir ve edebiyatın diğer aksesuarları süsleyerek okuyucuya sunmak gerekir, demek istiyorum aslında. Diğer türlüsü ise, yani iç âlemimizi çetrefilli atmosferde belli ki birazda şatafatlı bir şekilde yansıtmakta daha çok politik kulvarda gezinenleri ihtiva eder diyorum. En azından ben kendi köşemden kanaatimi böyle belirtiyorum.
Benim tercihim iç âlemimde yeşeren o mümtaz mütevazı suskunluk halimi bir magma gibi kaynayan ve kaşınan yaramı kanatarak ortaya çıkan halleri bir gül endamıyla sunum yapabilmektir. Bu yara ki her daim içinde ezgindir. Bu yara ki dağlardan kopup gelen rüzgârların sesini içinde eğiterek onun sesi ile kendi öz fırtınasını oluşturup, gerçeği dile getirip haykırarak ulvi bir mecrada manevi bir üslup ile bunu etrafıyla paylaşabilmek ve yaraya ihtimam göstermektir. O yara olmasaydı bu sözler nerden sadır olacaktı.
İçinde kopan fırtınalar taşıdığın beden emanet olan can/yine elinde bulundurduğun emanet olan mal/ ve dünya meşakkati üçlüsünün yüklediği ağır faturayı hesabı verilebilir bir düzeye getirmekle mümkündür. Yaptığın eylemin yaşadığın dünyevi şartların acı veren sözlerin ve gülümseten cümlelerin her birinde bizi yaptıklarımızdan mesul kılan haller ve durumlar vardır. İşte yazan kişi bu meşakkatlerin takipçisi ve söz yazarıdır. Aslında her eylem sahibi kendi fiillerinin sorumlusu değil midir? Lakin işte burada farkındalık kendini göstererek birey ya da toplumsal algı adına üst bir görevi yüklenerek bunu da hakkıyla yerine getirmekle mükellef addeder yazar dediğimiz kişiler.
Ortada şu hallere baktığımızda hakikaten gittikçe çirkinleşen bir dünya var. Kavgalar, savaşlar, akıl almaz hırs ve sonsuz mal hırsı ile dayanılmaz arzu ve istekler, dünyevi arzuların bedeni ve özellikle ruhları kirlettiği bir acı ortam hali var ki; bizim halis inancımız da yaşayamadığımız sürece tehlike altındadır. İnancımızın gereği kalıcı ve asla vazgeçemeyeceğimiz değerlerimizi yaşatmak ve önce iç dünyamızı yaşanabilir bilir bir hale getirip kendimizle barışık olarak kuracağımız iç âlemimizi dışa yansıtarak eğitimli bir hale getirmek mümin kulun ve ümmetin en bilinçli bir sorumluluğu gereğidir. Ayrıca kendi kulvarımızda toplumsal meseleler de, kültürel zenginlik öğelerimizde, varlığımızın aidiyet bağı olan sanat edebiyat tarih kültür felsefe kısaca sanatsal ortak değerler dediğimiz yıldız yansımaları aslında toplumun iç âlemine sirayet eden bir iç diyalog yankısıdır hatta edebi estetik bir üsluptur bana göre.
Yazar dediğimiz kültürün işçisi kendi kendisiyle konuşur çok zaman. İçinden konuşur, gözyaşlarıyla konuşur, ağaçlarla kuşlarla hatta ormanla canlı cansız ne varsa her nesne ile konuşur onlarla tanışır ve hasbıhal eder. Dert ortağıdır diyebiliriz. Bu meşakkatin çilesi buna değer. Sanatsal güzelliklerin bir abide gibi dikilmesi, evvela içimizin en başta güzelleşmesine ve kendini geliştirmesine hatta kendiyle ömür boyu çatışmasına bağlıdır. Hedef var burada, bir gaye peşin de koşma var bu idealde ve yaşama ölçüsü var bu diger gamlıkta. Hatta kendimiz için yazmaya çalışmak bir mecburiyettir. Asıl boşluk insanın içini kemiren bir olgudur. İçimizdeki keskin virajları düz yollara ormanlık günlük güneşlik hallere çevirebilmek kolay değildir. İçimizde her zaman yağmur da olmayabilir. Sert soğuk kutup rüzgârlarının ve çöl havasının da bu atmosferin bir parçası olduğunu elbette söyleyeceğiz. Lakin bunları disiplinli bir şekilde bir hiyerarşik düzende hale yola koymak işte yazan kişinin dünya görüşüyle alakalı olan bir aksesuarıdır. Yani olaylara bakış açısı ve fikir eylemidir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.