Yenilmez Osmanlı İmajı
14 Ağustos 2018, Salı 07:52Horoz bir gün tavukları toplamış ve tilkiden epey acizlendikten sonra “bundan sonra tilkiden korkmak yok, kaçmak yok, sinmek yok, uzaklara gideceğiz, otlayıp rızkımızı arayacağız, eğer onunla karşılaşırsak beni karşısında bulacak, tabii ki sizde yardım edeceksiniz” gibi sözlerle tavukları motive etmiş ve uzaklara açılmışlar.
Tilki karşılarına çıkınca tavuklardan önce kaçan horoz olmuş, sağ kalanlar attığı palavraların ve yaptığı davranışın tenkidini yapınca horoz demiş ki; “haklısınız, her halde bu tilki korkusu bize babamızın sulbünde iken DNA’larımıza yerleştiriliyor, bir şey yapamadım” demiş.
Fıkrada olduğu gibi, Avrupalının DNA’larına öyle bir Türk korkusu yerleştirilmiş ki, asırlarca onların yenilmez olduklarına, onlara kötü ruhların yardım ettiklerine, bu sebeple onları yenmenin mümkün olmadığına inanmışlar. Yıldırım Beyazid’in; “yenileceğinden korkan dâima yenilir” dediği gibi, dâima yenilmişler. Ta İnebahtı Deniz Savaşına kadar!
17. Yüzyılın sonlarına kadar yenilmez bilinen Osmanlının imajı, İnebahtı Deniz bozgunu ile zedelenmiş, karizması çizilmiş, Avrupalı onunda yenilebileceğini görmüştür,(1) şöyle ki:
27 Haziran 1571 yılında, Yavuzun torunu Sultan 2. Selim’in emriyle Lala Mustafa Paşa, Avrupalıların doğuda en stratejik üssü durumunda olan Kıbrıs adasını fethetmiş, Haçlıların kolunu, kanadını kırmıştır. Çünkü Haçlılar özellikle Venedikliler, Cenevizliler Kıbrıs’ı üs olarak kullanıyorlar ve kendi peygamberlerinin doğduğu Ortadoğu’yu alabilmek için en yakın konumdaki bu üsse çok önem veriyorlardı.
Dolayısıyla Kıbrıs’ın Fethi, Haçlı Âlemini ayağa kaldırmış, Papa V. Puis teşviki ile tekrar kutsal ittifak kurup Osmanlı üzerine saldırma kararı almışlardır. Bu i’tibârla ilk önce deniz güçlerini birleştirmişler ve Kıbrıs’ı geri almak üzere Akdeniz’e salmışlardır.
Yolda kış mevsiminin yaklaşması hasebiyle Osmanlı donanmasının Batılıların Lioponto, Osmanlıların İnebahtı dedikleri limana kışlamak üzere çekildiğini duyunca gelip limanda hareketsiz ve hazırlıksız duran Osmanlı donanmasını kuşatmışlar, Donanma komutanı Kaptan-ı Derya Müezzinzâde Ali Paşa’nın denizci değil, Yeniçeri Ağası oluşu(2) ve tecrübeli denizcilerin söylediklerine de i’tibâr etmemesi neticesi büyük bir bozgun yaşanmış, deneyimli denizci Uluç Ali Paşa (bu olaydan sonra Kılıç Ali Paşa diye anılan) kaçırabildiği 30 geminin dışında Osmanlı armadasının tamamı imha edilmiştir.
Batılılar bu olaydan sonra Osmanlının da yenilebileceği kanaatine varmış ve 7 Ekim 1571 gününü bayram ilân etmiş, bu zaferleri ile ilgili resimler, heykeller, levhalar, kitaplar, tiyatro eserleri, kilise süslemeleri akla gelebilecek her türlü malzemeyi kullanmış, hatıra paralar, pullar bastırmış, Haçlıları eziklikten kurtarmak için her türlü çareye başvurmuşlardır. (3)
Bu olayı hâlâ canlı tutmak için birçok mallar ve şaraplar üretmişler, bunlardan Lieponto markalı viskiyi tanıtıcı bir broşürle hâlâ bütün dünyaya ihraç ediyorlar. Eski Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel’in bir İspanya gezisinde belki de kinayeli bir şekilde bu viskiden ikram etmişlerdir.(4)
Yine çok yakın târihte Fransa’yı ziyaret eden, bir papaz kızı olan Almanya Başbakanı Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozi’ye hediye olarak üzerinde bu savaşın yani onların zaferini canlandıran bir vazo hediye etmiştir.(5)
Osmanlının bozulan bu imajını Köprülüler sülâlesi, kendilerine tanınan sınırsız otoriteler sayesinde düzeltmiş, nerdeyse eski haline getirmiş, fakat 1683 de Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın aldığı 2. Viyana hezimetinden sonra, karada da hezimetler başlamış ve bir daha düzelmemek üzere Osmanlı imajı da Haçlılar nezdinde büyük yara almış, Balkan Savaşlarında yaşanan hezimetlerle de İmparatorluğun yıkılışı tamamlanmış, Batılının özellikle de Rusya’nın hayalleri gerçek olmuştur.
Dipnotlar:
1- Erhan Afyoncu, “Osmanlı’nın Hayaleti”, Yeditepe Yay. Ekim 2005, s. 14.
2- Önder Kaya, “Avrupa Târihi”, Timaş Yay. İst. 2011, s. 139.
3- Erhan Afyoncu, “Osmanlı’nın Hayaleti”, Yeditepe Yay. Ekim 2005, s. 50.
4- Altan Araslı, “Avrupada Türk İzleri”, Kültür Bak.Yay. Ankara, 2001, c. 1, s. 272.
5- Mustafa Armağan, “Büyük Osmanlı Projesi”, Timaş Yay. İst. 2008, s. 200.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.