YEREL SİYASETÇİNİN YEREL YÖNETİCİNİN ÖNCELİKLİ GÖREVİ NEDİR?

Siz değerli okurlarımız ile bugün yine şehrin farklı konulara değinmeye çalışacağız.

O zaman izninizle hızla başlayalım.

BİR YOLCUNUN

ILGIN ŞEKER

FABRİKASI GÖRÜNTÜSÜ

Önceki gün saat 12.40 sularında karayolunda ilerlemekte iken Ilgın Şeker Fabrikasının bacasından tüten dumanı gören bürokratımız dayanamamış burası ile ilgili olarak fotoğraflar çekerek bizimle paylaşıyordu.

Abimiz aynı zamanda bu kirlilikten dolayı bölgede çok kötü ve ağır bir kokunun olduğunu söylüyordu.

Burada yaşayan insanlarında sağlıklarının tehlike altında olduğuna dikkat çekiyordu

Bakan Murat Kurum’dan Allah razı olsun.

Benim bildiğim son yıllarda Sayın Mehmet Keçeciler’den sonra Konya için elini gerçekten taşın altına koyan bir siyasetçimiz.

Buna rağmen çevre kirliliğinde Konya Türkiye’de en çok ceza kesilen il.

Sayın Bakan olmasa halimiz ne olurdu acaba?

……………..

Sayın Kurum’u zor durumda bırakmama adına şehrin ve görevlilerin daha hassas olmaları gerektiğine inanıyorum.

Çünkü Sayın Kurum sadece bizim değil Türkiye’nin gelecek vadeden yıldız isimlerinden.

Kendisine Konya olarak toz kondurmamalıyız.

BİZE DUA EDEN

SAHİP ÇIKAN

İNANIN

BÜYÜKLERİMİZ YETER

Pazartesi günü yazımıza dönüş yapan isimlerden biriside gerçekten bu şehre imzasını atmış isimlerden Ali Kemal Başaran abimiz idi.

Ali Kemal Başaran abimiz benim için farklı bir önem arz eder.

Niye? Derseniz.

Şunun için.

Bu şehirde öyle değerli insanlar var ki bence o insanların kitapları yazılmalı.

Hayatları dizi halinde çekilmeli.

Böyle bildiğim inandığın en az 10 kişiye “Abi bir ekip kurdurun. Paranız pulunuz var. Zamanınız da var. Onlar sizin hayat hikayelerinizi yazsın” dedim.

Bugüne kadar hiçbirini ikna edemedim.

Mesela günlerce haftalarca aylarca arayıp bu konuda ikna etmeye çalıştığım insanlardan birisi Mehmet Ali Atiker’dir.

Ama başaramadım.

…………..

Neyse Ali Kemal Başaran abimiz ise kendisinin ve Başaran ailesinin kitabını yazan insandır.

Bu yüzden Ali Kemal Başaran abimizin partisi tuttuğu takım beni hiç ilgilendirmez.

Benim için önemli olan bu şehre kattığı ve tarihe not düşünen kitabıdır.

Ali Kemal abimiz pazartesi günü bize şöyle yazıyordu.

O yazının bazı bölümlerinde bize olan sevgisinden yazdığı cümlelerden utandım ve onları kullanmıyorum.   

“Uğur kardeşim

Biliyorsun 1983 yılından yaklaşık 2002 yılına kadar yaklaşık 20 yıl siyaset yaptık.

Şimdilerde olduğu gibi 5 yıldızlı oteller ve kongre merkezleri yoktu.

Küçük salonlarda toplantı yapardık.

Salon yerleşimini biz ayarlar sahnenin en yakınına basın ve TV temsilcilerinin oturacağı masayı hazırlardık.

O yıllarda basını yanına almadan siyaset yapmak çok çok zordu.

Ama şimdi AK Partinin kendi gazeteleri, televizyonları var.

Sizlere pek ihtiyaçları olmaya bilirler ama dostluk arkadaşlık siyasi partide milletvekili, il başkanı, yönetim kurulu üyesi ve belediye başkanı olunca silinip atılacak şey değildir.

Hani bir söz var

Eşeğe gem vurma kendini at zanneder derler.

Sen rüştünü her platformda kanıtlamış bir basın emekçisisin senide kutluyorum.

Görüşmek dileğiyle selamlar”

…………………

“ZÜLBİYE KONYA

YEMEĞİ DEĞİL

AFYON YEMEĞİ İMİŞ”  

YESİNLER SİZİN KÜLTÜRÜNÜZÜ

Şu yazdığımız MasterChef, Konya Mutfağı, Mevlana Mutfağı, Selçuklu mutfağı işi çok tutuyor. Çok ilgi görüyor.

Vallahi ben yazının bu kadar ilgi göreceğini bilsem mutfak yemek işi ile oynar dururum.

Mesela bu yazının üzerine bu şehirde Mevlevi mutfağı üzerine olan bilgisine inanılmaz güvendiğim saygı duyduğum bir abimiz bize sitem de ederek bazı bilgi paylaşımları yaptı.

Bakın abimizin bu mutfak meselesinde benim de ilk defa duyduğum bazı noktaları sizlerle paylaşmak istiyorum;

“Uğur abi maalesef bizi yanlış yönlendiriyorlar.

Bu büyük cahillik.

Bari sen bunlara alet olma.

Konya’yı güzel tanıt.

Doğru tanıt.

En önemlisi de bu insanların günahına ortak olma.

Bakın önce Mevlevi mutfağından sofrasından söz edelim.

O yıllarda öyle gün geliyor ki 7 bin derviş aynı anda yemek yiyor.

7 bin dervişe et mi yetişir? Tavuk mu yetişir?

Mevlevi sofraları az etli ama bol tahıllı sebzeli olurdu. Mercimek nohut kuru soğan mevsim yeşillikleri nane gibi yeşil otlar gibi bol olurdu.

El kesimi erişte bol olurdu.

Pirinç asla olmazdı?
Biz Çinli miyiz?   

Bol bulgur olurdu.

Buna mesela DEDE AŞI denirdi.

Mevlevi sofrasında tavuk balık yoktur.

7 bin kişiye kaç tavuk kesilecek kaç bin balık tutulacak?

Böyle bir şey olsa Beyşehir gölünde canlı kalmazdı.

Şimdi Zülbiye Konya’nın yemeği diye gösteriliyor.

Böyle bir şey yok.

Zülbiye Ege yemeği özellikle Afyon iline mahsus bir yemektir,

Bunu görebilmek çokbasittir.

Konya’da hangi lokanta restoranda Zülbiye var.

Ama Afyon’a git her lokantasında Zülbiye iste vardır.

Sen lahana sarması demişsin.

Lahana sarması Niğde merkezli Toroslara lakın bölgelerin yemeğidir.

Mevlevilikten bu yana Konya’nın ana yemeği değildir.

Neymiş efendim domates soslu dana bonfile erik kavurmalı bilmem ne….

Yahu bunların Selçuklu mutfağı ile ne alakası var abi.

Bir düveden 3 kilo bonfile çıkar.

200 gramdan 15 porsiyon yapar.

7 bin kişi için kaç düve gerekir?

Selçuklu mutfağı Mevlevi mutfağı az etli bol sebzeli meyvelidir.

Mevleviler çok nadir gördükleri eti de utana sıkıla yerlermiş.

Niye?

Tabaklarında eti görünce “Yarabbi bize ne büyük imtihan vereceksin ki böyle nimetler sunuyorsun” diye düşünürlermiş.

Bu mutfak kültürü bu şehrin kültürüdür.

Seçilmişlerin tercihi olamaz.”

…………………

YEREL YÖNETİCİLERİN

SİYASETÇİLERİN

GERÇEK GÖREVLERİ NEDİR?

15-20 gündür yazmayı düşündüğüm bir konuyu sizlerle paylaşarak şehri yönetenlere ve siyasilere topu atmak istiyorum.

MEDAŞ özelleştikten sonra AK partili vekiller dönemin İl teşkilatları İl Başkanları MEDAŞ’ın vatandaşa karşı hatasız eksiksiz hizmet edebilmesi için MEDAŞ ile inanılmaz bir mücadele verdiler.

Ve geldiğimiz noktada MEDAŞ hem vatandaşı memnun ediyor hem de siyaseten vatandaştan MEDAŞ a hiçbir büyük şikayet gitmediğini görüyor ve biliyorum.

Böyle olunca da MEDAŞ şehrin yönetiminden sorun olmaktan düşmüş durumda

…………

Peki doğalgaz konusu sorun olmaktan düştü mü?

Bence hayır.

Öyle merkez belediye başkanları biliyorum ki vatandaş ile muhatap olurken vatandaşın en büyük istediği evine doğalgaz gelmesi.

Gelir mi?

Gel-mezzzz

Şimdi şahit olduğum bir konuyu da ben yazıyorum.

Eskiden bu doğalgaz şirketinin Merkezine gittiğiniz zaman saatinizin fotoğrafını gösterdiğiniz zaman sağ tarafta borcunuzu öğreniyor sola geçip paranızı vezneye ödeyerek borçsuz bir şekilde o binadan çıkıyordunuz.

Bizim bildiğimiz sistem çoktaaaan ortadan kalkmış.

Niye şirket sizi seve seve anlaşmalı bankalara ya da PTT şubelerine yönlendiriyor.

Veya internetten öde diyor.

.,…..

İnternetten ödüyorsunuz 9 TL nizi banka alıyor.

Kardeşim bu şehirde bir simit 5 TL, olmuş.

Haberiniz var mı?

Ödediğim para dışında niye sen benim evimin çocuklarımın ekmek simit parasını alırsın.

Ya da oraya kadar gelmiş insanı yaşlı genç kadın erkeği falanca yere yönlendirerek yeniden kuyruğu ya da otobüse dolmuşa binerek falanca yere gitmesine sebep olursun. 

Hadi dün AK Partinin MEDAŞ’a vatandaşa hizmet için mahalle aralarına bile şubeler açtıran AK Parti’nin bugün aynı uygulamayı bu enerji şirketimiz için de yapmasını bekliyorum.

Kimse bana “Ekonomi düzelecek”, “Mevsimlik sebze meyve yiyin” “Az yiyin efendim Peygamber efendimizde doymadan sofradan kalkardı”, “Karadeniz gazı gelecek doğalgaz ucuzlayacak”…. Sözleri söylemesin.

Geçin beyler geçin bu masalları.

Peynir olmuş 130 lira.

Süt fiyatı ortada yumurtanın kolisi burada.

………….

Haaa Sayın Cumhurbaşkanı yılbaşından sonra bu ekonomik faciaya bir el atacak.

Buna inanıyorum ve bekliyorum.

Ama siz bırakın Türkiye meselelerini Reise kendi işinizi yapın.

Türkiye meselesi Sayın Cumhurbaşkanın işi.

Hadi bakalım şu enerji faturalarını ödemek için vatandaşın çektiği çileyi bir bitirin de görelim bakalım.

O PROGRAM AK

PARTİ İLİN DEĞİLMİŞ

Bugünkü yazımızı yazdıktan sonra Sayın Hasan Angı aradı.

Yani AK Parti İl Başkanı ve bizimde 20 yıldır başvekilimiz Hasan Angı.

Pazartesi’den sonra dün aynı konuyu yazınca Hasan abi fena öfkelenmişti.

Kızıyordu.

Uzun uzadıya konuştuk.

Ben artık bu işe yorum yapmayacağım.

İşi fazla kaşımanın da anlamı yok.

Hasan Abide “yazıp kaş göz çıkarma” dedi.

Hasan Abinin tek dediği “Bu program AK Parti ilin programı değil” miş.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Dua etmek kapı çalmaktır. Sonrasına karışmak bizim haddimizi aşmamız demektir”

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Sağlık hizmeti veren kurumların., eczanelerin muayenehanelerin önüne uygunsuz park yapmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.