YOLLARA BAKIYOR MUSUNUZ? BENZİN MAZOT KİMİN UMURUNDA?

Bugünlerde zenginimizde fakirimizde parası olan da olmayan da herkes ve hepimiz pahalılıktan şikayetçi.

Haklı mıyız?

Hem de çok. 

BU GİDİŞ NEREYE?

Herhalde Sayın Bakan Şimşek ve ekibinin dışında nereye gittiğimizi bilen yok.

Korkarım buna Reis de dahil.

Sonumuz hayır olur demekten başka bir çaremizde yok.

Duamızda böyle olmalı derim.

Çünkü duvara da çarparsak uçurumdan da uçarsak hep birlikte uçacağız.

Sonumuz iyi ya da kötü bunu da Reis’ten başka yapacak kimse yok.

Muhalefetin hali ortada.

BÖYLE BAŞA BÖYLE TARAK derler ya.

Böyle muhalefete de böyle iktidar olur işte.

…………

Millet olarak kadere razı olmaktan elimizden başka bir şey gelir mi?

O zaman durmak yok yola devam.

…………

Yazımızın girişine bakıp da siyaset filan yazacağımı sanmayın.

Sadece konuşulanlar, şikayetçi olduğumuz konular ve gerçeklerle ilgili iki üç haftadır kafamı karıştıran ve asla üst üste oturtamadığım bir konu var.

BENZİN PAHALI MI?

Hem de nasıl.

MAZOT PAHALI MI?

Hem de nasıl.

Avrupa’nın dünyanın en pahalı yakıtını kullanan ülkelerin başındayız.

Bunda iktidarı muhalefeti hemfikir zaten.

Ama peki millet olarak biz gerçek anlamda bu pahalılıktan etkileniyor muyuz?

Vallahi bence hiç mi hiç etkilenmiyoruz.

Son bir aydır Ege’sinden tutun da Anadolu’ya kadar pek çok ili ilçeyi turladım.

Bu gidişle turlamaya da devam edeceğiz gibi.

…………..

Bazen otomobil ile bazen otobüs ile.

Size yemin ediyorum karayollarında ağır araçlardan otomobillere öyle bir yoğunluk var ki sanırsınız bayram trafiği.

Karayollarında ki bu hareketlilik ülke ekonomisi için iyiye işarettir.

Ama bizim için yani fakir fukara ve geleceğini göremeyen millet için bu durum nasıl bir şeydir?

Normalinde FELAKET dememiz lazım.

Evet gerçekten geleceğimiz adına ülkemiz adına kendi cebimiz ekonomimiz adına ise FELAKET.

Ama karayollarını Ege’sinden Anadolu’suna birebir ağzım açık seyrettikten sonra diyordum ki bizim asil mübarek Müslüman Türk milleti için değişmeyen ve ne kadar ürkütücü ki değişmeyecek de bir gerçek var

ATIN ÖLÜMÜ ARPADAN OLSUN mantığı.

…………..

O zaman duvara toslayıncaya kadar durmak yok yola devam.   

HER YERDE

HER ŞEYDE

İNSAN SORUNU

Bir üst düzey bürokrat abimiz üşenmeden fotoğraflamış ve durumları bizimle paylaşıyordu,

“Meram tıp fakültesi ev ve lavaboları bakımlı ve sürekli temizleniyor, ancak peçetelik kısmında problem var. Bir türlü içinden kağıt peçete çıkmıyor.

Ucu içine kaçıyor ve vatandaş bastırıyor, kanırtıyor veya yumruğunu vurup kapağı açıyor.

Ve rulo peçete yerlerde veya düşmek üzere,

Geri kapatmak için uğraşmak lazım,

Ne zaman Tıp fakültesine gelsem hep peçeteler yerlerde ve israf oluyor,

Tüm katlardaki WC ve lavabolar maalesef problemli.

……………

Sonuçta fakülte yönetimi her şeyi düşünmüş sağlamış.

Ve burası içinde kesinlikle 24 saat bir görevliyi atamış.

Eğer bir sıkıntı varsa.

Bir vatandaşın gördüğünü o görevli görüp de parmağını oynatmıyorsa bu bizim insan kalitemizin görev anlayışımızın israftan aldığımız paranın helalinden haramına kadar pek çok konuyu içine alır değil mi?

Bu saatten sonra hiçbir müdür amir bu mantığı değiştiremez.

Genel anlamda biz artık o tarih kitaplarında yazılan ya da 50 yıl önce ki millet değiliz bu kadar

BİR BAŞKA

GENEL MANTIK

Okuyucumuz yazıyor

“Meram Tıp Fakültesinde çok güzel bir kitaplık uygulaması var, yalnız hiç faaliyete geçmiyor.

6 ay önce kalp krizi için gittiğimde de henüz açık değil mesajı vardı, yine aynı mesaj var.

Hastalar, refakatçiler ve bekleme yapan kişiler için güzel bir düşünce,

Aynı durum Meram Devlet Hastanesi’nde de geçerli

Meram Devlet Hastanesi de pasif

Meram Devlet kitap bağış kumbarası da var, görevli ise maalesef yok”

………………

Bu değerli okurumuzun dikkat çektiği konu için her yerde aynı acı gerçek mevcut.

Devlet ya da kurumların etkili yetkili isimleri en baştan belli bir kademeye kadar kurallara uyuyorlar.

Kontrol de ediyorlar.

Ama belli bir noktadan sonra ipin ucu kaçıveriyor.

Neden?

Önce İNSAN.

Sorun burada.

Trafikte hepimizin başına tek tek trafik polisi konamayacağına göre her şeyimiz olan sağlık kuruluşlarında böylesine güzel bir mantıkla bu işlevler yapılmış, ayrılmış, yapılandırılmış.

Hedefe bir adım kala patlamışız.

Çünküüüü sorun İNSAN da.

…………..

Aslında siyaseten ilkokullarda haklı olarak andımızın kaldırılmasını tartışacağımıza bize ilkokula başladığımız zaman yani 50 yıl önce insan olmanın kuralları öğretilirdi.

Yere çöp atılmaz.

Yere tükürülmez gibi.

Buna yerli malı haftalarında yerlilik ve millilikten tutunda var oluş sebeplerine kadar sıra üstlerinde namaz kılmayı öğrenmeye kadar.

…………..

Şimdi aradan 50 yıl geçmiş.

Lafa geldi mi yerli ve millilikte uzayda istasyon kurduk.

Müslümanlıkta her okulda en lüks en güzel mescitler var.

Namaz kılan öğrencilerimizde var.

Ama bu güzel öğrencilerimizi bir de mescitten çıktıktan sonra okul dışında izleyin bakalım.

Sonuç.

Sonuç görüntüde her şey var icraatta sonuç kocaman bir SIFIR

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Senin olmadığın yerde seni savunanlar gerçek dostlarındır.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Kendi işimizi en iyi şekilde hatasız kusursuz yapabilmeyi becerebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.