YUMRUKLAR KONUŞUR OTURUMA ARA VERİLİR
06 Mart 2020, Cuma 08:46CHP’yi yönetenleri anlamak mümkün değil.
Fakat CHP’nin neden iktidar olamadığını anlamak mümkün.
Türkiye’nin en eski partisi anlaşılan o ki iktidar olmanın şartlarını yerine getirmekten ziyade, iktidar olmamanın şartları üzerinde kafa yoruyor.
97 yaşına giren bir partinin iktidar olmak için bugüne kadar, neyi nasıl yapması gerektiğini öğrenmemiş olması hem ayıp hem de demokratik sistem adına büyük bir kayıp. Parti olmak ve bir partide siyaset yapıyor olmak yetmez. Partiler ve siyasetçiler iktidar olmak ve devleti yönetmek için gerekli şartları da yerine getirmeli.
CHP onca yaşına ve yaşanmışlıklarına rağmen iktidar olmanın yolunu ne yazık ki bulamıyor.
Bu yüzden bırakın iktidar olmayı artan ülke nüfusuna ve seçmen sayısına rağmen, yıllardır yüzde 20-25 arasındaki oy bandının üstüne bir türlü çıkamadı.
Bunun sayılamayacak kadar birçok sebebi olabilir.
Mesela parti liderlerinin siyasi anlamda yeteneksizlikleri. Halkın CHP’ye güvenmemesi. Halkın arkasından yürüyeceği alternatif politikaların üretilmemesi. Parti içi kavgalar. CHP’li siyasetçilerin halka ve halkın değerlerine yukardan bakması yani halktan uzak durmaları ve halkın içinde olmamaları. Sonra tutarsızlıklar. İkircikli tavır ve davranışlar. İktidar olmak için herhangi bir strateji ve öngörünün olmaması.
Neyse yazının konusu CHP’nin analizi değil.
TBMM’de önceki gün yumrukların konuştuğu kavgalı oturumu düşünürken, CHP’nin talihsiz hayat hikayesi gözlerimizin önüne kısa bir film şeridi olarak geldi.
Bir kere daha gördük ki CHP filmi kopmaya devam ediyor.
CHP adına hem çok ayıp hem de çok yazık.
Partinin Grup Başkan Vekillerinden Engin Özkoç’un söylememesi gereken ama maalesef söylediği sözler önceki gün genel kurul salonunu karıştırdı. Özkoç’un sözlerine, AK Partili milletvekilleri doğal olarak tepki gösterdi ve yumruklar konuştu.
Sakın kimse Engin Özkoç’un sözlerine “Ne var bunda? Adam eleştirdi. Tayyip Erdoğan eleştirilmeyecek mi?” falan demesin. CHP Grup Başkan Vekili Engin Özkoç Tayyip Erdoğan’ı sadece eleştirmedi. Resmen hakaret etti. Hem de öyle bir hakaret etti ki yenilir yutulur gibi değildi. Meclis Genel Kurul Salonunda bulunan AK Partili Milletvekillerini yaptığı konuşma ile tahrik etti. Bir çeşit meydan okudu ve kaçınılmaz kavganın fitilini ateşledi.
Nereden ve nasıl bakarsanız bakın söylenen sözlerin kabulü mümkün değil.
Ülkenin Cumhurbaşkanına “Arka sokaklar” ağzıyla hakaret edilmesini Tayyip Erdoğan karşıtlarının bile hoş göreceğine ihtimal vermiyoruz.
CHP’li Engin Özkoç bu sözleriyle bir yandan şov yaptı bir yandan da tribünlere oynadı. Lakin tribünlere baktık alkışlayan yok. “Aferin sana” diyen de yok.
Ülke olarak sükunete, birlik ve beraberliğe fazlasıyla ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde Özkoç’un provakasyonu Meclis dışında tutmadı.
Engin Özkoç TBBM’deki yumrukların konuştuğu talihsiz olaydan sonra attığı twitte de büyük bir gaf yaptı. Cumhurbaşkanı’nı kasdederek “O Benim Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu’nu benzer sözlerle eleştirmişti. Ben de ona karşılık verdim.”
Aslana bak.
Adam ülke yararına siyaset değil liderine yakın koruma siyaseti yapıyor.
Aslında yaptığı başta kendisi olmak üzere, Kılıçdaroğlu ve CHP’ye ihanet.
İşte bu kafa yıllardır CHP’yi yerlerde süründüren kafa.
İşte bu kafa yıllardır CHP’yi onca yaşına rağmen iktidar yapamayan kafa. Hakaret edeceksin. Gerçekler üzerinde tahrifat, tezvirat yapacaksın ve bu anlayışla iktidar olacaksın. Senden öncekiler 50 yıl yaptı bunu ama bir türlü iktidar olamadılar. Anlaşılan partinin geçmişinden de ders çıkartan yok CHP’de. Yoksa yanlış politikalar, değerlendirmeler partide gelenekselleşti ve partinin varlık sebebi haline geldi de halkın haberi mi yok?
Engin Özkoç’un Cumhurbaşkanı’nı eleştirdiği daha doğrusu hakaret ettiği sözler, CHP’ye puan kazandırmadı. Özkoç “Kaş yapıyım derken, göz çıkardı.”
Bakın bir eleştirinin adabı, edebi ve ölçüsü olmalı.
Eleştirmek varsa bir kusuru iyileştirmek ve hatayı düzeltmek için yapılmalı.
Eleştiri karşı tarafta yıkıcı ve telafisi güç hasarlar oluşturmamalı.
Eleştiri karşı tarafa ne kadar kin ve öfkeyle bakmış olsanız dahi nazik olmalı.
Kaldı ki son olay eleştirmekten ziyade hakaret içeriyor. Hakaret daha tehlikeli. Bir ülkenin Cumhurbaşkanına yapılan hakaret ise daha çok tehlikeli. Çünkü Cumhurbaşkanları devleti temsil ediyor. Dolayısıyla ona yapılan hakaret aslında devlete karşı yapılan saygısızlık ve hakaret olarak değerlendiriliyor. Mevcut yasalarımızda da bunun “suç” olarak bir karşılığı var.
Ayrıca hakaret söyleyen için daha tehlikeli ve pimi çekilmiş bir bomba gibi.
İnsan gururunu inciten bir hakaret her an infilak edebilir.
Çarşamba günü TBMM’de liderlerine yapılan hakaret karşısında gururları incinen Ak Partili milletvekillerinde de öfke patlaması meydana geldi. Anlayacağınız herhangi bir ölçü ve sınırı olmayan eleştiri ve hakaret karşı tarafta her an bir patlamaya sebep olabilir.
TBMM’ de böyle oldu.
Diline ayar veremezsen yumruklar konuşur, oturuma ara verilir.
Sen 97 yaşında bir parti bile olsan Cumhurbaşkanına yaptığın ağır hakaretlerden sonra yumruğu yer ve yere düşersin.
CHP, 97 yıllık bir parti.
Onca yaşına rağmen neyi, nasıl söylemesi gerektiğini dahi öğrenmiş değiller.
Ölçüsüz eleştiri ve hakareti marifet ve siyaset sanıyorlar.
Yazık!
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.