ZAFERLER AYI AĞUSTOS
27 Ağustos 2021, Cuma 08:16“Aylardan Ağustos, günlerden Cuma
Gün doğmadan evvel iklim-i Rum’a
Bozkurtlar ordusu geçti hücuma
Yeni bir şevk ile gürledi gökler
Ya Allah… Bismillah… Allahuekber”
Yukarıda okuduğunuz dizeler Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun Malazgirt Marşı adlı şiirinin giriş kısmı.
Az çok kulaktan kulağa da olsa duymuş olabilirsiniz bu şiiri.
Duymamış olanların sayısı da bir hayli fazla olmalı. Devir tarihin, şiirin ve edebiyatın önemini kaybettiği bir devir.
26 Ağustos’tu dün.
Türk’ün zaferlerle dolu ayı Ağustos.
İlk zafer 1071 yılında Türklere Anadolu’nun kapılarını açarak yurt yapan Malazgirt Zaferi.
Malazgirt Zaferi’nin 950. Yıldönümüydü dün.
Tarih şuurunun büyük ölçüde kaybedildiği, tarih bilincinin giderek köreldiği 21. Yüzyılda Malazgirt Zaferinin devlet marifetiyle hatırlatılmaya çalışılması takdire şayan bir vaka. Temenni edelim de başka zaferlerimizde hatırlatılsın ve hiç değilse hafızalarda bir şekilde canlı tutulsun.
Son yıllarda en üst düzeyde Malazgirt’i hatırlatmaya başladı devlet .
Magazinleştirerek ve siyasete karıştırarak ruhunu kirletmemek lazım Malazgirt Meydan Muharebesinin.
Önemli olan unutulmayla yüz tutan tarihimin olabildiğince ve her yönüyle hatırlatılması olmalı.
Bu nedenle devletin gerçekleştirdiği etkinlikleri başka yöne çekme, küçümseme ve önemsizleştirme çabası içinde olanlara prim vermemek gerekiyor. Türk’ün tarihinde yeni bir Malazgirt Meydan Savaşı ve yeni bir 26 Ağustos Meydan Muhaberesi olmayacağına göre (zaten olmasın) bırakın tadını çıkaralım tarihimizin bize bıraktığı her millete nasip olmayan şanlı mirasların.
Bizim millet hayatımızda tarihe mal olmuş önemli olayları dahi kabullenmemek gibi vaka-i adiye halinde vücut bulan bir illetimiz var. Müştereklerimiz yok denecek kadar az. Karşı çıkan ve kabul edip saygı gösterenlerin arasında sıkışıp kalan bir toplumun mensuplarıyız hepimiz. Her olayda ya siyah ya da beyaz. Tarihe mal olan olaylara bile bu gözle bakan bir millet olduk.
Fazla müşterekleri olmayan milletin bir kısmının Malazgirt Meydan Muharebesinin 950. Yıldönümünde, eteklerinde biriktirdiği taşları bu vesileyle oraya buraya fırlatıyor olması ne hazin. Bu gibi önemli günlerin birlik umutlarını diriltmesi beklenirken tam tersi olmuyor mu? Sahi neye takdir etmekte zorlanıyoruz 26 Ağustos ve benzeri zaferleri bize miras bırakan ecdadı? Neye takdir edemiyoruz şanlı tarihimizi bugün bize bir takım törenlerle hatırlatmaya ve hafızalarla canlı tutmaya çalışan devlet ve kurumlarımızı?
Yıkmak, insanlara yapmak kadar kıymet vermiyor.
Hiç değilse bir milleti millet yapan tarihi olaylar ve tarihi değerler karşısında düşünebilmek lazım olumlu düşünmenin değerini. Tarihi olayları güncelleştirerek ve şahsileştirerek bir yere varılmayacağını yüz yıllar boyu gördük. Cumhuriyet tarihimizde de hemen hepsi siyasi ve ideolojik gözlükle değerlendirilen olayların işe yaramadığını aksine ayrıştırdığını, böldüğünü ve insanları mutlu etmediğini kaç bin kere gördük.
Yıkma ilkelliği karakter mi oldu ne?
Türk tarihinin en şanlı ve bir daha eşi benzeri olmayan komutanı Sultan Alparslan Malazgirt Ovası’nda Bizans Ordularını yenerek Anadolu’nun kapılarını bizlere açtı. Dün bu şanlı zaferin yıldönümüydü, 950. Yılıydı.
Sultan Alparslan 26 Ağustos’ta kazandığı zaferle sadece Türklerin tarihteki yürüyüş ve istikametini değil, çağların ve tüm milletlerin yürüyüş ve istikametini değiştirdi. Dünyanın bir kısmı günümüzde de onun 950 yıl önce değiştirdiği kaderi yaşıyor.
Gururlanalım.
Keyfini çıkartalım.
Sırada 30 Ağustos zaferi var, önümüzdeki hafta.
Onu da millet olarak kutlayıp, keyfini çıkartalım.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.