Zamanı geldi..
21 Eylül 2024, Cumartesi 00:11Bitki çaylarının son zamanlarda daha çok popüler olduğunu fark ettim. Eskiden sadece rahatsızlanınca aklımıza gelirdi; adaçayı boğazımızı yumuşatsın, ıhlamur nezleyi hafifletsin diye içerdik. Ama şimdi insanlar her derde deva diye farklı çaylar deniyor. Hatta bazen neye iyi geldiğini bilmeden sadece bir huzur arayışıyla fincanı ellerine alıyorlar. Bence bu da bir çeşit terapi gibi. O sıcak fincanı eline alıp, kokusunu içine çekince insan rahatlıyor. Her bitkinin ayrı bir özelliği varmış meğer. Mesela melisa çayı sakinleştirici, rahatlatıcı diyorlar. Stresli bir günün sonunda içince uykuya geçişi kolaylaştırdığı söyleniyor. Ben denedim, gerçekten sakinleştirici bir etkisi var. Bir de papatya çayı var, bu da sinirleri yatıştırıp, hafif bir huzur veriyor. Sadece tadı biraz hafif olduğu için, bazen balla tatlandırıyorum. Yeşil çay desen, özellikle zayıflamak isteyenlerin vazgeçilmezi olmuş. Aslında bu kadar popüler olmasının sebebi, metabolizmayı hızlandırdığı ve yağ yakımına destek olduğu düşüncesi. Ama yeşil çay sadece kilo vermek için değil, vücutta biriken toksinleri atmak için de faydalıymış. Kendimi halsiz hissettiğimde içiyorum, sanki vücudum biraz hafifliyor. Bir de kuşburnu var, tam bir C vitamini deposu. Özellikle kış aylarında soğuk algınlığından korunmak için içiyorum. O tatlı ekşi aromasıyla çocukluğumu hatırlatıyor, büyüklerimiz “bol bol iç, iyi gelir” derdi. Meğer ne kadar haklıymışlar. Bitki çaylarının şifalı olduğuna inansam da, her şeyin fazlası zarar derler ya, bunu unutmamak gerek. Ne kadar doğal olursa olsun, aşırı tüketildiğinde yan etkiler ortaya çıkabilir. Sonuçta bu çaylar ilaç değil, sadece destek. Ama yine de insanın kendine iyi geleni bulup, dengeli bir şekilde tüketmesi bence çok değerli. İnsan bazen sadece bir fincan sıcak çayın verdiği huzur için bile içebilir, şifasından çok, ruhuna iyi gelsin diye.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.